|
Fibromiyaljide tedavi yaklaşımlarıFibromiyalji sendromu (FMS) toplumun yaklaşık %2-6’sında görülen ve en az inflamatuvar romatolojik hastalıklar kadar fonksiyonel sakatlığa yol açan bir semdromdur.
Fibromiyalji Sendromu’nun (FMS) toplumun yaklaşık %2-6’sında görüldüğünü belirten Prof. Dr. Ayşen Akıncı Tan, hastalığın en az enflamatuvar romatolojik hastalıklar kadar fonksiyonel sakatlığa yol açtığını kaydetti. Hastalığın tipik bulgusu olan yaygın ağrı dışında çok geniş bir yelpazede somatik ve psikolojik semptomlar eşlik eder. Hastalığın etiyopatogenezine yönelik çalışmalar en son olarak santral ağrı yollarındaki bozukluğu işaret ettiğinden ilaç tedavileri de bu yönde olmalıdır.
Hastanın eğitimi önemli Prof. Dr. Ayşen Akıncı Tan, “Öncelikle hastanın hastalığı konusunda eğitilmesini, önde olan semptomların belirlenmesini, tedavi planının hastayla ortak cizilmesini ve özellikle ilaç-dışı tedavilerin uygulanmasını gerektirir. Kognitif-davranışsal tedaviler, hastalıkla başa çıkma yöntemleri, aerobik egzersiz ve gerektiğinde fizik tedavi modaliteleri gibi ilaç-dışı yöntemlerin FMS’li hastanın tedavisinde çok önemli olduğu kanıtlanmıştır” diyor. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Tan, FMS tedavisinde kullanılan ilaçlar hakkında şunları anlatıyor: “Trisiklik antidepresanlar (TCA), pregabalin, duloksetin ve milnasiprandır. TCA’lar FMS endikasyonu olmasa da yıllardır FMS tedavisinde kullanılmakta olan oldukça ucuz antidepresanlardır. TCA’ların ağrı üzerine etkinliğini gösteren çalışmalar oldukça eski, metodları zayıf, hasta sayıları az ve sonlanım noktaları farklı olduğundan günümüz FMS endikasyonlu ilaçlarla karşılaştırma imkanı yoktur. Yine de ağrı ve uyku üzerine olumlu etkileri nedeniyle yıllardır kullanımda olan bu ilaçların yan etkileri ve intolerans nedeniyle tedaviye uyum oranları son derece düşük bulunmuştur. Günümüz rehberlerinde 60 yaş üzerinde kullanılmaması önemle vurgulanmaktadır.” FMS endikasyonlu ilaçlar FMS endikasyonu alan ilaçların giderek daha yaygın olarak kullanılmaya başlandığını belirten Prof. Tan, şunları söyledi: “Ağrı azaltıcı etkileri çok büyük olmasa da yaşam kalitesi üzerine etkileri nedeniyle hastaların kullanmaya devam ettikleri bilinmektedir. İlaç seçimi hastanın ağırlıklı olan belirti ve bulgularına göre yapılmalıdır; uyku bozukluğu ön planda olanlarda TCA veya pregabalin, major depresif hastalığı olanlarda duloksetin, anksiyete durumlarında pregabalin veya duloksetin seçilmelidir. Bu ilaçlarda yan etkiler olabilse de genellikle bazı önlemlerle tolere edilebilir hale gelirler ve ciddi istenmeyen etkiler nadirdir. FMS tedavisinde sıklıkla yazılan ancak kanıtları çok sınırlı olan tedaviler tramadol, siklobenzaprin ve SSRI’lar ikinci basamak tedavi olarak kabul edilebilir.” Prof. Tan, opioidler, non-steroidal anti-inflamatuar ilaçlar, dopamin agonistleri, hormonlar, kalsitonin prednison, hipnotikler, nöroleptikler, lokal anestetiklerin IV kullanımı, interferon gibi tedavilerin ise önerilmediğini belirtti. İlaç kombinasyonları FMS’de ilaç tedavisi komorbid durumlar ve kontr-endikasyonlar göz önünde bulundurularak seçilmesi, küçük dozla başlanması ve yavaş artırılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Ayşen Akıncı Tan, “Önerilen doza çıktıktan 2-3 hafta sonra hiç etki yoksa başka ilaç eklemek yerine ilaç değişikliği yapılmalıdır. FMS sendromunda ilaçların kombinasyonuna dair hiç bir kanıt bulunmamaktadır. İntolerans durumunda doz azaltımı yapılabilir. Tedavi süresince etkinlik, tolerabilite ve güvenlik gözlenmelidir. Yanıt alındıktan bir süre sonra ilaçların azaltılması veya ilaç-tatili yapılması düşünülebilir” diye konuştu. Prof. Dr. Ayşen Akıncı Tan, her hastada ilaç-dışı tedavilerin de mutlaka ilaç ile beraber uygulanması gerektiğinin altını çizdi. |