onkoloji sayfasına dönKanser sıklığı artıyor...Türkiye’de sıklığı hızla artan kanser, ölüm nedenlerinde kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci sırada geliyor. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Ahmet Demirkazık, “Türkiye’de yılda 150-200 bin, dünyada 10 milyon yeni kanser vakası görüldüğünü belirterek, “ABD’de her yıl bir milyondan fazla insan, Türkiye’de ise yaklaşık 100 bin kişi kanserden hayatını kaybediyor” dedi. Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı’nın verilerine göre, kanser teşhisi konan kişi sayısının 2030’da 26 milyonu aşacağı tahmin ediliyor.
İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Güllü, hastalığın artışındaki nedenleri DSÖ verilerine dayandırarak, “Temel sebepler; yaşlı nüfusun artması, tütün ve alkol kullanımı, radyasyon, asbest gibi çevresel faktörler ile obezite” diye konuştu. Artan kanser tiplerinin ülkelerin coğrafi ve ekonomik durumuna göre değişiklik gösterdiğini söyleyen, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, “Az gelişmiş ülkelerde daha çok enfeksiyon etkenli ve bağışıklık sistemi ile ilişkili kanserler artarken, gelişmekte olan ülkelerde aşırı beslenme ve hareket azlığına bağlı kanserler artıyor” dedi. Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gökhan Demir de kanserdeki artışın genetik gibi iç, çevresel gibi dış faktörlerden kaynaklandığını söyleyerek, “Dış faktörler tüm kanserlerin %25 ile 30’undan sorumlu. Her 4 kanserden biri çevresel faktörlere bağlı oluşuyor” dedi. Teknoloji bağışıklık sistemini tembelleştiriyor
Kanser artışında en önemli etkenlerden biri stres, bir diğeri de gelişen teknolojiyle ortaya çıkan alışkanlıklar. Hareketsizlik ve obezitenin önlenmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Gökhan Demir, teknojinin sadece insanları değil bağışıklık hücrelerini de tembelleştirdiğini belirtti. Özellikle kronik stresin bağışıklık sistemini baskılayan faktörlerden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Gökhan Demir, şunları söyledi:
“Teknoloji insanı hareketsizleştiriyor. Bilgisayar başında saatlerce hareketsiz kalınıyor. Ancak biliyoruz ki doğal yaşam, hareketli yaşam ve egzersiz kanserden koruyor. İnsan hareketsiz durduğu zaman vücudundaki bağışıklık sistemi hücreleri damarların cidarına yapışıyor ve bekliyor. Ama insan hareket ettiği, koştuğu veya egzersiz yaptığı zaman damar cidarına yapışık olan, istirahat halindeki bağışıklık hücreleri kanda akmaya ve dolaşmaya başlıyor. Bağışıklık kanserde çok önemli bir sistem, egzersiz bağışıklık sistemini harekete geçiriyor.” Prof. Dr. Gökhan Demir, “Teknoloji gerçekten sağlığı olumsuz etkiliyor. Her yanımızda cihazların getirdiği elektromanyetik akım var. Bu ne kadar etkili bilmiyoruz veya ‘bunlar şu oranda kanser yapıyor’ diyemeyiz ama prensip olarak doğal yaşamdan uzaklaşmanın mutlaka olumsuz bir sonucu olacaktır. Aynı şey; genetiği ile oynanmış gıdalar için de geçerli” diye konuştu. Sıklık arttı, ölümler azaldı Kanser görülme sıklığı ile kanserden ölümler arasında ters orantı var, çünkü kanser artık tedavi edilebilir kronik hastalıklar listesinde. Batı ülkelerinde özellikle meme, kalınbağırsak ve akciğer kanserlerinin ölüm sıklığında azalma var. Hastalığın erken dönemde yakalanması ve etkin tedaviyle ölüm sıklığında azalma kaydediliyor. Türkiye’de ise kanser sıklığının arttığına dair rakamlar var ama ölüm oranlarının azaldığını gösteren istatistikler henüz yok. Dünyadaki etkin tedavilerin hemen hepsinin Türkiye’de de uygulandığını belirten Prof. Demir, “Bu nedenle biz de istatistiki olarak ölüm sıklığındaki azalmayı göreceğimizi umuyoruz” diye konuştu. Türkiye’nin kanser profili değişti Türkiye’nin kanser profilinin değiştiğini belirten Prof. Dr. Gökhan Demir, batılı ülke tipi kanserlerden, doğulu ülke tipi kanserlere geçiş olduğunu belirterek şunları söyledi: “Batılı toplumda kanser görülme sıklığı daha fazladır. Batılı tip kanser profili dediğimiz zaman prostat, meme, kalın bağırsak ve akciğer kanseri daha fazladır. Doğu tipi ülke kanserlerinde ise mide, rahim ağzı, akciğer fazla görülür. Bunda beslenme alışkanlıkları, yaşam ömrünün uzaması, diğer hastalıkların kontrol altına alınması gibi nedenleri sayabiliriz.” Kanserden korunmak için Akdeniz diyetini, sebze, meyve, balık, salata, zeytinyağı gibi yiyecekleri önerdiklerini açıklayan Prof. Dr. Demir, “İşlenmiş gıdalardan uzak durmak gerekir. Ama çocuklarımızı fast food kültürüne doğru yöneltiyoruz. Kanser öyle bir hastalık ki 10-15 sene sonra etkisi çıkıyor, bugünün çocukları risk altındadır. Bunun yanında yapılan tüm kampanyalar rağmen sigara tüketimi azalmaya başlamadı. Sigara, ülkedeki kanser sıklığının riskini artıran önemli bir faktör olmayı sürdürüyor.” Yılda 175 bin yeni kanser tanısı konuyor Sağlık Bakanlığı’n açıklamasına göre, Türkiye’de yılda yaklaşık 175 bin kişiye kanser teşhisi konuluyor. Kanserli olguların yaklaşık üçte ikisi erkeklerde görülüyor. Bölge veya şehirler arasında kanser görülme sıklığı açısından önemli farklılıklar bulunmuyor. Bununla birlikte Türkiye’deki kanser vakalarının önemli bir kısmı sigara ve obezite ile ilişkili. Doğru korunma stratejileri ile kanser vakalarının üçte biri önlenebiliyor. Çevresel etkenlerin yüzde 90-95 oranında etkili olduğu kanser oluşumunda; kötü beslenme, sedanter yaşam, tütün ve alkol kullanımı ile güneş ışığının zararlı etkilerine maruz kalma gibi çevresel etkenlerin kontrolü kanser görülme sıklığını azaltıyor. Kanserin sosyal ve ekonomik yönleri de bulunuyor. Her yaşta görülebilen kanser, gelişmekte olan ülkeleri de etkiliyor. Günümüzde yeni tedavi yöntemleri ile pek çok kanser türünde uzun yaşam sürelerine ulaşılabiliyor. Türkiye’de tüm kanser tedavileri ücretsiz yapılıyor ve modern tıptaki standart bütün tedavilere ulaşılabiliyor. Doğru stratejiler ile her üç kanserden birisi önlenebiliyor. Türkiye’de kanser kontrolü çalışmaları > Kanser kayıtlarında, dünya nüfusunun yüzde 8’i takip ediliyor. Türkiye’de toplam nüfusun yaklaşık yüzde 27’si kanser gelişimi açısından aktif takip altında bulunuyor. İstanbul ve Mersin’de kurulan aktif kanser kayıt merkezleri ile birlikte aktif kanser kaydındaki oran ülke genelinde yüzde 50 seviyelerine ulaşacak. >2013 yılında, Türkiye Radon Haritalandırma ve Eylem Planı ile Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Eylem Planı hayata geçirilecek. >KETEM’lerde, meme, kolorektal ve serviks kanserlerine karşı tarama hizmetleri ücretsiz veriliyor. Ayrıca, Mobil KETEM araçları yurt içinde yaygınlaştırılacak. Kanser taramaları 2013 yılında tüm illerde Aile Hekimliklerine entegre edilecek. >Kanser tedavisi olan vatandaşların ağrı kontrolünde kullanılan morfinlere ulaşabilmeleri için merkezi olarak uluslararası morfin ithalatı ve yerli morfin üretim çalışmaları başlatıldı. Benzer şekilde ilk defa ulusal ilaç firmalarımızca yerli kemoterapiler üretilmeye başlandı. >2012 yılında pilot uygulama olarak bazı merkezlerde başlatılan Palyatif Bakım üniteleri yurt genelinde yaygınlaştırılacaktır. Önümüzdeki 3 yıl içerisinde 200’ün üzerinde palyatif bakım merkezi kurulması hedefleniyor. Böylece kanserle mücadele eden ve hayatının son günlerini yaşayan vatandaşların her türlü ihtiyacını karşılayan, fiziksel, ruhsal, psiko sosyal ve maddi açıdan destekleyen bir sağlık sistemini kurmuş olacak. |