psikiyatri sayfasına dön“Tedavi İşbirliği”nde ailelerin önemiKing’s College London Instute of Psychiatry’den Klinik Psikolog Dr. Juilana Onwumere, tedavi işbirliğinde ailelerin önemini vurguladı. Onwumere, şizofreni hastalarının tedavisinde ve iyileşmesinde ve topluma kazandırılmasında ailelerin önemli rol oynayabileceğini belirtti. Janssen Türkiye’nin desteği ile düzenlenen “Tedavi İşbirliği Programı”nın bu seneki ana teması “Ailelerin Tedavi İşbirliğindeki Önemi”. Bu içeriği biraz detaylandırabilir misiniz? Bu tema, şizofreni hastalarının tedavisinde ve iyileşmesinde ailelerin katkısının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ayrıca, aileleri de hastaların tedavi planlarına ortak olarak görüyor ve bunun önemini vurguluyor. Ailelerin neden tedavi programında önemli olduğunu düşünüyorsunuz? Aileler çoğunlukla hastaların karşılanmamış ihtiyaçlarına yanıt veriyorlar. Aileler, hastaların iyileştirilmesi ve topluma kazandırılmasını kolaylaştırmada önemli bir rol oynayabilirler. Ailelerin desteği ile, hastanede daha nadiren tedavi, daha az nüks, hastanede geçirilen daha az gün gibi hastaların tedavi sonuçlarına birebir faydalar sağlanabilir. Ailelerin karşılaştıkları temel sorunlar neler? Bakıcılık rollerinin bir parçası olarak, aileler kayıp, keder, öfke ve suçluluk duygularını da kapsayabilen bir dizi duygusal tepki ve güçlük yaşayabilirler. Sosyal çevreleri daralabilir, çevreleri tarafından damgalanabilirler; ayrıca sık sık maddi sıkıntılarla karşılaşırlar ve gelecekte de hastalara aynı bakımı sağlayabilme endişesi taşırlar. Pek çok aile aynı zamanda, hastalığın gidişi ve sonucu da dahil olmak üzere, hastalıkla ilgili yeterli bilgiye sahip olamadıkları yönündeki endişelerini dile getirmektedir. Şizofreni hastalarının yakınlarının tedavi sürecini kolaylaştırması için verebilecekleri en temel 3 destek ne olabilir? 1. Hastanın iyileşmesi için zaman ve ortam 2. Gelecekleriyle ilgili umut ve iyimserlik 3. Duygusal ve günlük destek Ailelerin tedavi sürecinde asla yapmaması gerekenler nedir?
Bakımı üstlenen kişinin hasta ile tartışmamasını, hastanın alışılmadık veya tuhaf fikirleri (sanrıları) karşısında tepki göstermemesini ve hastayı fikirlerini değiştirmeye zorlamamalarını öneriyoruz. Zorlama yaklaşımı pek etkili değildir ve hastanın kendini daha sıkıntılı hissetmesine, bakımı üstlenen kişinin ise boşa uğraştığını düşünmesine neden olur. Hasta yakınının, kendi duygusal ve fiziksel sağlık ihtiyaçlarını göz ardı etmesi de hiç iyi olmayacaktır. Aile üyelerinin psikozlu yakınlarına destek ve bakım sağlamaya devam edebilmeleri için, düzenli dinlenme ve rahatlama da dahil, kendi sağlıklarını korumak için karşılarına çıkan her fırsatı değerlendirmeleri gerekir. Doğru işbirliği konusunda aileleri yönlendirecek de yine hekimlerdir, değil mi? Bu noktada, ailelerin hekimlere hangi soruları sormasını tavsiye edersiniz?
Doktor, aileyi sürece katma ve ihtiyaç duydukları bilgileri sağlama konusunda yönlendirici bir konumdadır. Bununla birlikte, bir aile üyesi ile iletişim kuran tüm Ruh Sağlığı Uzmanlarının bu kişilerin özel ihtiyaçlarına karşı bilinçli olmaları ve aileleri ilgili hizmetlere yönlendirmeleri gerektiğini de düşünüyorum. Ailelerin de desteği ile hasta ile doğru bir tedavi işbirliği kurulduğunda, hastalığın seyri ile ilgili ne gibi olumlu gelişmeler oluyor? Yapılandırılmış aile müdahalelerine ilişkin temel kanıtlar iyidir. Örneğin, aile müdahalelerine ilişkin yakın zamanda güncellenen bir Cochrane incelemesinin bir parçası olarak, Pharoah ve arkadaşları (2010) şizofrenide aile müdahalelerinin hastada nüks, hastaneye yatma düzeylerinde anlamlı düşüşler sağladığı sonucuna varmıştır. Ayrıca, hastalarda ilaç kullanımına yönelik uyum ve sosyal işlevlerde anlamlı iyileşmeye de ulaşılmıştır. Şizofreni tedavisindeki son yaklaşımlarla ilgili bilgi alabilir miyiz? Aile müdahaleleri ve psikoz için Bilişsel Davranışcı Terapiye (CBT) dayanan kanıtlara ek olarak, Sanat Terapilerinin de özellikle olumsuz semptomları olan şizofreni hastalarında yararlı olabileceğini biliyoruz (NICE Şizofreni Kılavuzları, 2009, Güncelleme). Bilişsel iyileştirme terapisi ve sosyal ve meslek kazandırma girişimlerine yönelik ilgi de giderek artıyor. Janssen Türkiye’nin desteklediği “Tedavi İşbirliği” programını hangi açılardan dikkate değer buluyorsunuz? “Tedavi İşbirliği Programı”nın, klinisyenler için bir yandan psikososyal müdahaleler konusunda bir uzmanlık eğitimi diğer yandan ise, bunun yaygınlaştırılması konusunda lider rolü üstlenmelerini sağlayacak mükemmel bir fırsat olduğunu düşünüyorum. “Tedavi İşbirliği Programı” şizofreni alanında Janssen firmasının desteği ile oluşturulmuş bir program; şizofreni tedavisinde karşılaşılan zorlukları tespit ederek bununla mücadele etmek için sağlık çalışanlarına, hasta ve hasta yakınlarına yardımcı olmayı hedefliyor. Ana prensibi “iddialarının gücüyle değil, ilişkinin gücüyle kazanırsın!” olarak açıklanabilecek olan LEAP tekniği, Listen (Dinle) Empathise (Empati Kur) Agree (Uzlaş) Partner (Ortak Ol) bileşenlerinden oluşur. Uluslararası alanda ilgiyle takip edilen Prof. Dr. Xavier Amador tarafından oluşturulan bu teknik, şizofreni hastası ağabeyi ile yaşadığı deneyimlerden yola çıkarak oluşturuldu. Tekniğin en fazla ön plana çıktığı alanlardan biri de şizofreni hastalarının tedaviye başlamaya ve tedavilerini sürdürmeye ikna etmede sağladığı başarısıdır. Şizofreni hastaların iç görüsünün düşük olduğu ve bu nedenle hastaların tedavi olmayı kabul etmediği ya da tedaviyi yarıda bırakma eğiliminin yüksek olduğu bilinen kronik bir hastalık. LEAP tekniği, hastalara iç görü kazandırmaya çalışmak yerine, onlar ile ortak hedefler üzerinde uzlaşmayı esas alan bir çeşit motivasyonel görüşme tekniğidir. |