Medikal Trend Dergisi
  • ANASAYFA
  • HAKKIMIZDA
  • YAYIN - DANIŞMA KURULU
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • ARŞİV
  • YASAL UYARI
. GÜNCEL
. AİLE HEKİMLİĞİ
. KARDİYOLOJİ
. İÇ HASTALIKLARI
. ONKOLOJİ
. JİNEKOLOJİ
. PSİKİYATRİ
. ENFEKSİYON
. PEDİYATRİ
. OFTALMOLOJİ
. HALK SAĞLIĞI
. İLAÇ SEKTÖRÜ
. ECZACILIK
. İNSAN KAYNAKLARI
. SAĞLIK YÖNETİMİ
. TIP DERNEKLERİ
. KONGRE TAKVİMİ
literatür
Resim
Resim

Antibiyotik çağı geride kalıyor

Picture


Uzmanlar günümüzde  enfeksiyonlarla savaşabilecek antibiyotik sayısının giderek azaldığını belirtiyor. Klinik mikrobiyoloji uzmanları kullanılan antibiyotiklerin yarısının boşa harcandığını belirterek, tüm dünyayı tehdit eden direnç sorunu hakkında bilgi verdi.  




Prof. Dr. Güner Söyletir, günümüzde enfeksiyonlarla savaşacak ilaç sayısının giderek azaldığını söyledi: Antibiyotiklerin artık iyice alarm vermeye başladığını belirten Söyletir, “Antibiyotik öncesi çağa dönüyoruz” dedi.

Ulusal Klinik Mikrobiyoloji Kongresi'nin ikincisi, Antalya'da gerçekleştirildi. Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (KLİMUD) Başkanı Prof. Dr. Yurdanur Akgün, mikrobiyolojik hastalıkların dünyanın bütününün sorunu olduğunu belirterek “Mikrobik hastalıklar dünyada hala çok önemli bir durum. Bir hastadan bulaşan hastalık tüm dünyanın sorunudur. Günümüzde mikroplarla baş edecek antibiyotik ilaçlar çok azaldı. Hastanelerde hastalardan bulaşan enfeksiyon hastalıklar tüm dünyanın sorunu” dedi.

Antibiyotikler bilinçli kullanılmalı

Antibiyotiklerin bilinçli kullanımının önemini vurgulayan Prof. Dr. Güner Söyletir, şu bilgileri verdi:"Antibiyotikler alarm veriyor. Tüm dünyayı tehdit eden bir durumla karşı karşıyayız. Alexander Fleming ilk antibiyotiği bulduğunda artık mikrop hastalıklar yok olup gidecek, bütün dünya mikroplardan kurtulup gidecek sanıldı, ama geldiğimiz noktada bugün de artık söylenen şu, antibiyotik çağı öncesine mi dönüyoruz? Çünkü elimizde artık güçlü antibiyotik artık nerdeyse yok denecek kadar az. Bir taraftan mikroplar buna direnç gösterirken diğer taraftan ilaç firmaları antibiyotiğe para harcamaktan vazgeçtiler. Çünkü gördüler ki milyarlarca dolara bir ilaç geliştiriyorlar, kullanıma sunuyorlar ve bir iki yıl içinde mikroorganizmalar bunlara direnç gösteriyor ve dolayısıyla bütün emekleri iki yılda sönüveriyor. Dolayısıyla elimizde şu anda mevcut iyi diyebileceğimiz antibiyotik sayısı kısıtlı ve neredeyse altın değerinde, öyle her önümüze gelen hastaya vermemeliyiz ya da bizler biraz ateşim çıktı diye antibiyotiklere yüklenmemeliyiz. Sağlığımızı korumak istiyorsak hem antibiyotikleri hem de dost mikroplarımızı koruyalım.”

Antibiyotik kullanımı en aza indirilmeli

Hastalıkların çoğunun virüs yoluyla bulaştığını anlatan Prof. Dr. Güner Söyletir, sözlerini şöyle sürdürdü: "Virüs kendi hastalık halini terk edecek ama biz yerine hastalık yapacaklarını vücudumuza davet ediyoruz. Gereksiz kullanım olduğunda yapılan çalışmalar şöyle bir durumu ortaya koymuştur, İnflamatuvar bağırsak hastalığı kronik bir hastalık olup hastaları sürekli doktora götüren bir durumdur. Bebekken antibiyotik kullanan hastaların kullanmayanlara oranla daha çok hastaneye gittiği görülüyor. Antibiyotik kullanımından kurtuluş olmayacağını biliyoruz ama bunu en aza, indirgememiz gerekiyor."

Mikrobiyotayı öldürüyor

Antibiyotiklerin doğru zamanda doğru sistemle verilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Faruk Aydın ise sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu mikroorganizmalar biz sağlıklıyken gelip yerleşiyor. Bizim sağlığımızı bozmadan yaşamaya devam ediyorlar. Mikroorganizmanın içinde patojen dediğimiz; düşman olarak algılayacağımız, bizi hasta edecek potansiyeli taşıyanlar var. Dışarıdan gelen mikroorganizmalar kendilerine uygun neresi ise oraya yerleşir. Boğaz, akciğer, kan ve bağırsak sistemine. Orada işledikleri enzimler olabiliyor. Dışarıya salgıladıkları toksinler olabiliyor. Onlar bizi hasta etmeye başlıyor ve bizde hastalık semptomları ortaya çıkıyor. Çoğu zaman hekime başvurmasak bile bir antibiyotik alarak bundan kurtulmaya çalışıyoruz."

Sağlık Bakanlığı'nın uygulamasına göre; cerrahlar ya da başka hekimler, enfeksiyon hastalıkları uzmanının onayı olmadan antibiyotik reçetesi yazamıyor. Ayrıca polikliniğe giden hastaya antibiyotik parenteral olarak verilecekse, laboratuvarlarda yapılan antibiyotik duyarlılık test sonucunu görmek gerekiyor. Ancak ağızdan alınacak antibiyotikler için herhangi bir kısıtlama yok.

Doğru ilaç-doğru süre-doğru sistem

Alınan antibiyotiklerin dışarıdan gelip yerleşen mikroorganizmalara yönelik olduğunu söyleyen Prof. Dr. Aydın, şöyle konuştu: "İlaç ister damardan, ister adale içinden, ister sindirim sistemi yoluyla alalım sonuçta kana karışıyor. Kanda aldığımız ilaç vücudumuzun her yerine belli bir şekilde yayılıyor. Gittiği yerde o patojenleri bulup öldürüyor ama bizden olanları da öldürüyor. Dost dediğimiz mikroorganizmaları öldürüyor. Dolayısıyla dengemizi bozmuş oluyor. O bozulduğu için artık sizde başka sorunlar meydana çıkmaya başlıyor. Birincisi fizyolojimizi bozuyor. İkincisi biz de var olan hastalandırıcı, fırsatçı patojen diyoruz bunlara, yani fırsatı yakalıyor ve onlar kendi mikroplarımızda hasta olmamızı sağlıyor. Doğru antibiyotiği, doğru sürede, doğru bir sistemle vermek gerekiyor."

Prof. Söyletir,  “Hekim hastaya ilaç yazmadığı zaman, iyi hekim sayılmıyor,  aslında gereksiz ilaç yazmayan hekim daha iyi hekimdir, enfeksiyonun viral olduğunu anlayıp ilaç yazmamıştır” diyerek toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Söyletir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dernek olarak diğer projelerimizden biri de toplumun eğitilmesi konusunda olacak. Dolayısıyla antibiyotik eşittir ölüm. Çoklu dirençle oluşan enfeksiyonlarda diğerlerine oranla ölüm riski iki kat daha fazladır. Ya da bu hastalar dirençleri yüksek olanlar hastanede uzun süre kalabiliyor. Bu hastalar, hastanelerde diğer hastalara hastalığı bulaştırma riskini artırıyor”

Öğrencileri uyarıyoruz

Picture
“Antibiyotik kullanımını kısıtlamak için mutlaka yeşil reçete uygulaması getirilmeli” diyen Prof. Söyletir, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak çocuk menenjiti gibi acil durumlarda yeşil reçete sıkıntı yaratabilir. Önlem alırken, sıkıntı yaratacak bir durum da oluşturmamak lazım.  Antibiyotik kullanımı konusunda tıp fakültelerindeki öğrencileri de ileride reçete yazarken dikkatli olmaları konusunda uyarıyoruz. Ancak yeni doktorların işi zor çünkü hasta, antibiyotik verilmesi konusunda ısrarcı olabiliyor. Bu konuda insanların bilinçlenmesi gerekiyor.”


Enfeksiyonların çoğu viral

Bazı hastalıklarda antibiyotik kullanmaya gerek olmadığını belirten Prof. Dr. Güner Söyletir, sözlerine şöyle devam etti: “Bazı durumlarda antibiyotik kullanmaya gerek yok. Bir takım florayı besleyecek ürünler var onlar verilebilir. Ya da sıvının yerine konulması bile o enfeksiyonun düzelmesini sağlayabilir. Antibiyotik gerektirmeyen hastalıklar ve karşılaştığımız hastalıkların çoğu viraldir.

Şuan bile öyle mikroplar var ki hekime, ‘şu duyarlıdır şunu verebilirsin’ diyebilecek bir antibiyotik bulunamıyor. Hekimler bazen iki antibiyotik vererek acıları dindirmek istiyor. Ancak hekimin yazmış olduğu iki antibiyotiğin yan etkisi daha fazla oluyor. Hastalığı iyileştirmek isterken böbrek enfeksiyonuna neden olunabiliyor. Dolayısıyla antibiyotiksiz döneme inşallah dönmeyiz.”

Tedavide hasta uyumu

Tedavide hasta uyumunun önemini vurgulayan Prof. Dr. Güner Söyletir, ülkemizde tedavinin sıklıkla yarım bırakılabildiğini belirterek şunları söyledi: “Hasta uyumu çok fazla değil; bizde enjeksiyon olarak verilen ilaçların uyumu çok fazla. Hasta ilaçları kullanmaya başladığında, kendini iyi hissetmesinden sonra antibiyotiği kesebiliyor. Sonrasında enfeksiyon etkenleri ile vücut direnci düşüyor. Aslında mikroorganizmalar yaşamın temelidir, biz den çok önce varlar. Bağırsaklarımızdaki mikroorganizmalar ve kendi aralarındaki etkileşimler bizim sağlığımıza yön verir. Ve öyle mikroorganizmalar var ki kanserle olan ilişkileri ortaya koymuştur. Bazı virüsler ile kanser arasında bağlantı kurulmuştur.”

Medikal Trend web sitesinde yer alan tüm haber, bilgi, resim ve içeriklerin hakları Trend Yayıncılık - Yeditepe Emlak ve Reklam Danışmanlığı’na aittir. Hiçbir şekilde basılı veya elektronik ortamlarda izinsiz kullanılamaz. © Sitemizde yer alan her türlü haber, fotoğraf, yazı ve reklam içeriği sağlık çalışanlarına yönelik olarak hazırlanmıştır. Sağlık çalışanlarının dışında site kullanımından doğabilecek her türlü sorumluluk kullanıcıya aittir. 
Website by Dijital Ajansım